“In memory of Hadice Firdevs Gülnev Hanımefendi – wife of Prince Ömer Hilmi Efendi, the youngest son of Sultan Mehmed Reşad, and mother to my grandmother Princess Emine Mukbile. Taken too soon from her two young children by the Spanish Flu in December 1919 … But not forgotten … May her soul rest in peace …”
“Hadice Firdevs Gülnev Hanımefendi’nin aziz hatırasına… Sultan Mehmed Reşad’ın en küçük oğlu Şehzade Ömer Hilmi Efendi’nin eşi ve babaannem Emine Mukbile Sultan’ın annesi. Geride küçük yaştaki oğlu ve kızını bırakarak 31 Aralık 1919’da İspanyol gribinden 29 yaşında vefat etti. Onu unutmadık. Ruhu şad olsun.”
Self Isolation … Evde İzolasyon…
On 23rd March, as a precaution against the Covid 19 pandemic, the UK (which is where I live) went into lockdown. I have been self-isolating ever since at my home in West Sussex with my husband, my five children and with our two cats.
COVID-19 pandemisine karşı bir tedbir olarak 23 Mart’ta, yaşadığım ülke İngiltere’de evde izolasyon uygulaması başlatıldı. O zamandan beri Batı Sussex’teki evimde eşim, beş çocuğumuz ve iki kedimizle birlikte kendimizi dış dünyadan tecrit etmiş durumdayız.
Yesterday, the British Government announced that the Coronavirus lockdown in the UK will be extended by at least another three weeks. I know that similar measures are being enforced in Turkey and across the world. Of course we must all accept the need for these stringent restrictions in order to keep the vulnerable and the elderly safe during these unprecedented and frightening times.
Dün İngiliz Hükümeti koronavirüse karşı evde izolasyon uygulamasının en az üç hafta daha uzatıldığını duyurdu. Benzer önlemlerin dünyada pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de alındığını biliyorum. Elbette bu görülmemiş ve korkutucu zamanlarda zayıf bünyelileri ve yaşlıları güvende tutmak için bu bağlayıcı kısıtlamalara olan ihtiyacı kabul etmeliyiz.
An Inevitable Comparison Perhaps … Benim İçin Zorunlu Bir Karşılaştırma…
This latest announcement got me thinking … It has been nearly 28 days since our lockdown began. How on earth did Murad V and his family endure nearly 28 years of enforced isolation?
Bu son duyurudan sonra aklıma hemen şu geldi: Evde izolasyonun başlamasından bu yana 28 güne yakın bir zaman geçti. Sultan V. Murad ve ailesi yaklaşık 28 yıllık zorunlu ikamete nasıl katlandılar?
How did they survive? And how did they stay sane? The answer is that they found strength in their faith and in each other. Their prayers and the words of the Quran brought light to their souls, hope to their hearts, taught them patience and selflessness and reminded them that they were not alone. As a family unit they were incredibly close, and gave each other all the love, reassurance and comfort that they needed. They also found solace in the more simple things in life such as music, books, games and writing. No doubt their mental, emotional and physical well-being were affected, but they all learned to accept their fate and be grateful for what they had rather than focus on what they didn’t.
Nasıl hayatta kaldılar? Ve akıl sağlıklarını nasıl korudular? Cevap, bu dayanma gücünü inançlarında ve birbirlerinde bulmalarıdır. Namaz ve duaları ile Kur’an’ın ayetleri ruhlarına ışık getirdi, yüreklerine umut verdi, onlara sabrı ve bencil olmamayı öğretti ve onlara yalnız olmadıklarını hatırlattı. Bütün bir aile olarak inanılmaz derecede yakındılar ve birbirlerine ihtiyaç duydukları tüm sevgi, güven ve rahatlığı verdiler. Ayrıca müzik, kitaplar, oyunlar ve yazı yazma gibi hayattaki daha basit şeylerde teselli buldular. Şüphesiz zihinsel, duygusal ve fiziksel refahları etkilendi, ancak hepsi kaderlerini kabul etmeyi ve yapmadıkları şeye odaklanmak yerine sahip olduklarına şükretmeyi öğrendiler.
My Inspiration … İlhamım…
I have always felt deeply moved by the pain and suffering inflicted upon Murad V, and on his children and grandchildren during their long confinement. The monotony and the frustration of their lives must have been unimaginably difficult to bear. While I find myself empathising even more with their tragic story as I adjust to life under the new restrictions we all face, the grace and dignity shown by my forebears during their time of isolation has become a source of inspiration to me. This in turn has given me an inner strength to cope with the trials of today. So, instead of feeling anxious and frustrated by the current situation, I am trying to accept it for what it is while feeling thankful for the unexpected and precious time it has given me with my children.
Sultan V. Murad ile çocukları ve torunlarının uzun süren hapis hayatları sırasında çektikleri acı ve ıstıraptan her zaman derinden etkilendiğimi hissettim. Hayatlarındaki monotonluk ve hayal kırıklığına katlanmak, hayal edilemeyecek kadar zor olmalıydı. Hepimizin karşı karşıya kaldığı yeni kısıtlamalar altında yeni hayat tarzımıza uyum sağlamaya çalıştığımız şu günlerde, kendimi onların trajik hikâyesiyle daha fazla empati kurarken bulmamın yanı sıra, kendi tecritleri sırasında atalarımın gösterdiği saygın ve onurlu tutum ayrıca bana ilham kaynağı oldu. Bu da bana, bugün çektiğimiz zorluklarla başa çıkmak için manevi bir güç verdi. Bu nedenle, mevcut durumdan huzursuz olmak ve endişelenmek yerine, çocuklarımla bana verdiği beklenmedik ve değerli zaman için mutlu olmaya ve onu olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum.
Try to Stay Connected … İletişim Hâlinde Olmaya Çalışın…
I think that it is so important to try to stay connected with family and friends during this difficult time. Unlike Murad V and his family, we have mobile phones, laptops and access to social media. We can use Facebook, Instagram or Snapchat to send each other messages. Or we can set up a virtual meeting, gathering or even a party using Zoom, WhatsApp, House Party or Google-Hang-Out. Why not reach out to one of your friends or family members you haven’t spoken to for a while as soon as you have finished reading this blog? You will make someone you care about very happy if you do … It will make you feel happy too …
Bu zor dönemde aileniz ve arkadaşlarınızla iletişim hâlinde olmaya çalışmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sultan V. Murad ve ailesinin aksine cep telefonlarımız, dizüstü bilgisayarlarımız ve sosyal medyaya erişimimiz var. Birbirimize mesaj göndermek için Facebook, Instagram veya Snapchat kullanabiliriz. Zoom, WhatsApp, House Party veya Google-Hang-Out kullanarak sanal toplantılar, konferans görüşmeleri, hatta bir parti bile tertipleyebiliriz. Mesela bu yazımı okuduktan hemen sonra, bir süredir görüşemediğiniz arkadaşlarınızdan veya aile üyelerinizden biriyle bir şekilde neden iletişime geçmeyesiniz? Bunu yaparsanız önem verdiğiniz birini çok mutlu edeceksiniz… Böylece siz de mutlu olacaksınız…
Last night I organised a family Kahoot Quiz over Zoom, which was great fun! It was so lovely to see my brothers and their families, my cousin Mahmud, and especially my parents. It was almost like we were together, even if it was only over the internet! Hearing each other laugh and seeing one another smile was very special to us all. I am still rather shocked that my father, who is nearly 80 years old, managed to work out the technical stuff and joined us from his konak in Beylerbey in Istanbul!
Geçen gece Zoom üzerinde aile arasında bir Kahoot Quiz düzenledim. Ne kadar eğlenceliydi bir bilseniz! Ayrı şehirlerde hatta ülkelerde yaşayan kardeşlerimi ve ailelerini, kuzenim Şehzade Mahmud Efendi’yi ve özellikle anne ve babamı görmek çok güzeldi. Sadece internet üzerinden olsa bile neredeyse birlikteydik! Kahkahalarımızı işitmek ve birbirimize gülümsemelerimizi görmek hepimiz için çok özeldi. Neredeyse 80 yaşında olan babamın, bu denli teknik işleri başarması ve İstanbul Beylerbeyi’ndeki evinden bize katılması karşısında şok olduğumu da söylemeliyim!
Try to Stay Busy and Positive … Kendinize Bir Meşguliyet Bulun ve İyimser Olun…
I also believe that it is really important to try to stay busy and positive while you are stuck at home. With all this extra time on their hands, I have encouraged my children to try something new and maintain a semblance of routine and self-discipline. My daughter is teaching herself to play the piano, while my youngest son has written a short story about vikings! My elder three sons are more of a challenge! They have experimented with cutting each others hair with varying degrees of success! But getting them to do anything more productive is not easy! What they really miss is playing competitive sport and watching sport both live and on TV. Like everybody else, they have had to adapt. The daily football matches in the garden have now become almost as competitive as their school fixtures, and watching re-runs of Chelsea highlights has replaced going to Stamford Bridge and watching ‘Match of the Day’!
Ayrıca evde sıkışıp kalınan böyle zamanlarda insanın kendine bir meşguliyet bulmasının ve iyimser olmasının gerçekten önemli olduğuna inanıyorum. Ellerindeki bu ekstra zaman diliminde, çocuklarımı yeni bir şey denemeye ve hayatın rutin akışını ve özgüvenlerini korumaya teşvik ettim. En küçük oğlum Vikingler hakkında kısa bir hikâye yazarken kızım kendi kendine piyano çalmayı öğreniyor! Diğer üç oğlum ise çok daha zor işlere soyundular! Farklı derecelerde başarı ile birbirlerinin saçlarını kesmeyi denediler! Ancak daha verimli bir şey yapmalarını sağlamak kolay değil! Gerçekten özledikleri, rakiplerle oynanan sporları yapmak ve spor karşılaşmalarını yerinde veya TV’de izlemek. Ne yapalım ki diğer herkes gibi onlar da uyum sağlamak zorundalar. Bahçedeki günlük futbol maçları artık okul takımlarınınkiler kadar heyecanlı hâle geldi ve önemli Chelsea maçlarının tekrarlarını izlemek, takımın stadı Stamford Bridge’e giderek “Günün Maçı”nı izlemenin yerini aldı!
As for me – I have finally finished editing my book and I am now working with a book cover designer to create a fabulous, eye-catching cover. I hope that the book will be ready to print as soon as the printers reopen! In between all the cooking, cleaning and tidying up after five children, I have even had time to start writing the first two chapters of a potential sequel!
Bana gelince, atalarımın Çırağan Sarayı’ndaki 28 yıllık hapis hayatını konu alan kitabımı nihayet son hâline getirdim ve şimdi enfes ve göz alıcı bir kapak için bir kitap kapağı tasarımcısıyla çalışıyorum. Umarım matbaalar yeniden açılana kadar kitap da basılmaya hazır olur! Bütün yemek, temizlik ve beş çocuğun arkasını toplama işlerimin arasında, kitabımın devamı niteliğinde olacak ikinci kitabın ilk iki bölümünü yazmaya başladım bile!
But it is the simple things in life that we are returning to as a family. Just as my ancestors did during their confinement at the Çırağan Palace. You may like to try it too. Board games, puzzles, colouring, baking, and lots of games in the garden … Perhaps self-isolating, although incredibly hard to do, is an opportunity for us all to slow down. Our lives are usually so busy and we generally have little time to pause and reflect on what is truly important. For me, what is truly important is time with my children. So I will hug them tighter and for longer while I can …
Aileme dönecek olursak yaptıklarımız aslında basit şeyler. Atalarımın Çırağan Sarayı’nda hapsedildiklerinde yaptıkları gibi. Bunları siz de denemek isteyebilirsiniz. Masa oyunları, yap-bozlar, boyama ve bahçede oynanacak birçok oyun… Kendini evde izole etmek son derece zor olsa da belki de hepimiz için yavaşlama fırsatı. Hayatlarımız genelde çok yoğundur ve sahiden önemli olan üzerinde durup düşünmek için genellikle çok az zamanımız vardır. Benim için sahiden önemli olan, çocuklarımla vakit geçirmek. Bu yüzden elime fırsat geçmişken onları daha sıkı ve daha uzun süre kucaklayacağım…
Stay at Home : Evde Kalın!
My admiration, respect and most heartfelt and sincere thanks go to all the amazing frontline workers – to the doctors, nurses, and to all the ancillary staff in hospitals and care homes, who are battling so hard to defeat the Covid 19 virus. The work they do is extraordinary. The care, attention and compassion with which they treat their patients is truly remarkable. And all they ask in return is that we stay at home … A small request, even though in practice it is not an easy one.
Hayranlığım, saygım ve en içten, samimi teşekkürlerim, bütün o cephede görevli, muhteşem çalışanlara, hastaneler ve sağlık merkezlerinde, COVID-19 virüsünü yenmek için son derece zorlu bir mücadele veren doktorlara, hemşirelere ve tüm yardımcı personele… Yaptıkları iş olağanüstü. Hastalarına gösterdikleri özen, dikkat ve şefkat gerçekten takdire şayan. Ve bizden tek istedikleri ise evde kalmamız… Her ne kadar uygulamada çok kolay olmasa da küçük bir istek.
Life under lockdown is stressful, and it can be overwhelming. Many have lost loved ones. I send my deepest sympathy to anyone who has gone through the trauma of losing someone they love to this indiscriminate and ruthless virus. The statistics are truly terrifying. Others feel lonely and frightened, and need the compassion and help of their local communities now more than ever before. Children are struggling with what social distancing means to them. They are desperate to see their friends, and miss the structure and routine of school. (Even though most won’t admit it!) We all worry about our elderly relatives but, out of love for them, we keep our distance from them. And, for many people, the financial impact of the crisis has been crippling bringing its own sense of loss.
Evde izole bir yaşam streslidir ve bunaltıcı olabilir. Pek çok kişi sevdiklerini kaybetti. Bu ayrım gözetmeyen ve acımasız virüs sebebiyle sevdikleri birini kaybetmenin acısını yaşayan herkese en içten taziyelerimi yolluyorum. İstatistikler gerçekten korkutucu. Diğerleri kendilerini yalnız ve korkmuş hissederler ve çevre halkının şefkat ve yardımına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Çocuklar, sosyal mesafenin kendileri için ne anlama geldiğinin mücadelesini veriyorlar. Arkadaşlarını göremedikleri için mutsuzlar, okullarını ve derslerini özlüyorlar. Hepimiz yaşlı -çoğu yaşlılığı kabul etmese de- akrabalarımız için endişeleniyoruz, ancak onlara olan sevgimiz dışında, aramızdaki mesafeyi koruyoruz. Ve pandeminin finansal etkisi… İşlerini kaybeden veya çalışamayan birçok insanı, krizden nasıl kurtulacakları, ailelerini nasıl geçindirecekleri ve kiralarını nasıl ödeyecekleri konusunda endişeye sevk ediyor.
Stay Safe … Güvende Kal…
We all took so much for granted before. Don’t you think? Once this is over, I for one will certainly appreciate everything so much more. And you must rest assured that it will be over. Maybe not next month, maybe not even next year, but it will be over one day. And hopefully, with courage and resolve, we will emerge from this whole experience stronger, kinder and with more respect for each other and for the world around us than we had before.
Daha önce hepimiz, sunulan her nimetten bol bol faydalandık. Sizce de öyle değil mi? Bu salgın geçtikten sonra ben, kesinlikle her şeyin kıymetini çok daha fazla bileceğim. Ve bu belanın sona ereceğinden de emin olmalısınız. Belki gelecek ay değil, belki gelecek yıl bile değil, ama bir gün mutlaka bitecek. Ve inşallah bütün bu salgın deneyiminden cesaret ve kararlılıkla, daha önce olduğundan daha güçlü, daha müşfik, birbirimize ve bütün dünyaya daha fazla saygı gösteren bireyler olarak çıkacağız.
Until that day, I pray that you and your families keep healthy and well.
O güne kadar, siz ve ailenizin sağlıklı ve iyi kalması için dua ediyorum.
Your mother says
You have put into words what many of us think – this isolation will not be forgotten and gives us the chance to find out a lot about ourselves and our resilience in times of crisis.
aysegulnev says
Thank you Mum… I tried, but it’s so hard to put down on paper (or on the screen!) exactly what you want to say. The words kept getting jumbled and muddled… I also wanted to remember Nine’s mother… x
Ismail Balli says
Just like your grandfathers, you have the same nobility Ayse Sultan. We call it sabr ve metanet (patience and steadiness). Thank you and my big time friend Ibrahim Pazan very much for bringing out and remind us this historical facts. I wish a healthy life for you and your family and do not forget the history and what Ottomans done for centuries.
aysegulnev says
Thank you Ismail Bey for your kind words and your most flattering compliment. I am completely unworthy of it but very much appreciate it. Ayşe Gülnev